Ana içeriğe atla

Uzun Süreli Susuzluk ve Açlıktan Sonra Nasıl Beslenilmeli?

Ramazan ayının ilk günlerini geride bıraktık. Ancak sıcaklıklar giderek yükselmeye devam ediyor. 

Çok uzun süreli açlık susuzluğu herhangi bir sağlık sorunu olmadan atlatmak için neler yapılması gerektiğini Hisar Intercontinental Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Halil Kutlu Erol’dan öğrendik…

Sıcak yaz günlerinde aşırı susayan ve iftarda kontrolsüzce soğuk su içenlerde ishal ve kusma şikâyeti ortaya çıkabileceğini belirten Uzm. Dr. Erol, şu açıklamalarda bulundu:

"İftarda çok miktarda ve hızlı yemek yenmesi, hazımsızlığa, karın ağrısına, bulantı ve kusmaya neden olabilir. Rahatsız olmamak için dengeli beslenmeli, gerekli tüm besin öğelerinden az miktarlarda yemeli ve iftar ile sahur arası sürede, yatmadan 1-2 saat öncesine kadar küçük bir ara öğün sıkıştırmalıdır. Ayrıca sahurda yemek yendikten sonra hemen yatılması da zararlıdır. Yatar pozisyonda yiyeceklerin mideden yemek borusuna geri gelmesi (reflü) kolaylaşır. Safra kesesinde taş olanlar şiddetli kolik ağrıları ile karşı karşıya kalabilir. Uzun süre açlık sırasında safra kesesi içinde kalan safra koyulaşır, akışkanlığı azalır ve yeni taşların oluşum riski artar. Bu durum, özellikle aşırı yağlı besinlerin yenmesi sonrası hazımsızlığa, karın ağrısına, bulantı ve kusmaya neden olabilir. Şiddetli sağ üst kadran ağrısı ve “akut kolesistit” denilen safra kesesi iltihabı ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Safra kesesi taşı olan hastalar, doktorlarının izin vermesi durumunda, aşırı yağlı ve baharatlı yememek ve kilo almamaya dikkat etmek şartıyla oruç tutabilirler.

Vücut, iftar ve sahur arası normal miktarda su tüketimi ile su dengesini ayarlar. Su, vücutta tuz ile birlikte tutulduğu için, sahurda 4-5 zeytin tüketmek iyi bir fikir olabilir. Ancak zeytinin çok tuzlu olmamasına dikkat edilmelidir.

Kafein ve alkol içeren içecekler, idrar söktürücü etki gösterip vücuttan su atılımına neden olur. Sıcak havalarda kahve, çay, buzlu çay, gazlı içecekler, enerji içecekleri, hazır meyve suları yerine; su, süt, ayran, ev yapımı limonata gibi içeceklerin tercih edilmesi gerekir. Vitamin, mineral, su içeriği nedeniyle sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Böylece hem vücut direnci güçlendirilmiş, hem de vücut için gerekli besin öğeleri sağlanmış olur. Meyveler meyve şekeri de içerdiğinden, aşırı meyve tüketiminden kaçınılmalıdır."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.