Ana içeriğe atla

Diyeti bozmanızın nedeni arkadaşınız mı?

Restoranda arkadaşınla birlikte yemek siparişi vermek üzeresin. Sen, kremalı jambonlu spagetti düşüncesiyle ağzının sularını akıtırken bir anda kendine itiraf ediyorsun: 'Hayır, yapmamalıyım!'.

Yakın arkadaşların kararlarının bizim üzerimizde aslında çok eğlenceli bir etkisi var. Onların kararları o kadar önemli ki Dünya Sağlık Örgütü, insan sağlığı üzerindeki arkadaş faktörüne genetik ve gelir düzeyi faktörleri kadar önem atfetmiş. 

Arkadaşların birbirinin beslenme ve sağlık alışkanlıklarına etki etmesi Healthy People 2010 raporunda bile işlenmiş. Sigara içmek, grip aşısı olmaya karar vermek ve vitamin almaya başlamak sosyal çevreden bulaşan davranışlar. Ancak arkadaş çevremizin etkisini en çok hissettiğimiz zamanlar yemek, içmek ve egzersiz saatleri.

(Sözde) Dalga etkisi

Hızla kilo alan bir arkadaş sahibi olmak senin de yüzde 57 oranında o yolda ilerlemene neden oluyor. Bunu yaptıkları bir araştırma ile ortaya koyan ikili sosyal ağlar üzerine 10 yıldır çalışmalar gerçekleştirdi.  Bu konuda ki açıklamaları: "Bilinçli ya da bilinçsiz olarak, insanlar ne kadar yiyeceğine ya da ne kadar kilonun fazla kilo olduğuna başkalarına bakarak karar veriyor" diyor.

Aslında tatlı mönüsüne bakmaya gerek bile görmezken yemeğin ardından brownie sipariş eden arkadaşlarına katılıp sen de fikrini bir anda değiştirebilirsin. Hatta bazı durumlarda yemek konusunda teslim olacağımız ilişkiler bile geliştirdiğimiz oluyor. Kadının sadece "Berbat bir gün geçiriyorum ve birkaç tane kızarmış patates yersem daha iyi olacağım" demek için "yemek arkadaşları" bulunuyor.

Sosyal çevre içki içme alışkanlıklarına da çok fazla etki ediyor. Alkol, fazlasıyla nam salmış bir diyet düşmanıdır. (Eğer Martini'den sonra baharatlı cipse hayır diyebiliyorsan o ayrı.) Araştırmalarına göre içki içmek risk kategorisinde bulunuyormuş. Çünkü arkadaşları içtiyse içki içme isteği iki katı artan katılımcılarla karşılaşılmış. Bu kadar çabuk etkilenip kendimizi bırakmamızda fiziksel bağlantının etkisi olabilir.

Araştırmalarının ardından şu sonuca ulaşmış: Başkalarından etkilendiğimiz zaman, beynimizin bilinçli kararlar veren bölümü harekete geçmiyor. Bunun yerine kafanın arkasında yer alan bir bölüm (occipital lob) harekete geçiyor (ki burası görme fonksiyonuyla ilgili olan kısımdır.) Türkçesi: Bizim için iyi olacak şeye odaklanmak yerine (bir elmayı ısırdığımız an) başkalarının o sırada ne yaptığına odaklanıyoruz (birinin çikolatalı pastadan ısırık alması).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.