Ana içeriğe atla

Diyete devam edebilmenin anahtarları


Diyette olmak çoğunlukla sadece fikir olarak bile yorucu bir şeydir. Taylan Kümeli yazdı...

İstediğiniz kadar süsleyin... ‘Diyet’ sevimsiz ve tahrik eden bir sözcüktür. Sizi aniden acıktıracak denli sinyaller yollayabilen, hakkında planlar yaptığınız, uğruna acı çektiğiniz bir sürece işaret eder. Peki, başlamak bile zorken sürdürmek nasıl mümkün olabilir? İşte size 4 anahtar...

1. Amacınızı Unutmayın! 

Nasıl kilo vereceğinizden önce, ne kadar kilo vereceğinize odaklanın... Hemen ardından da, asla yanlış bir metoda yönelmeden uzmanınızı seçin. Kilo aralığınıza bakarak, içinde bulunduğunuz durumu isimlendirin. Normal kiloda mısınız? Aşırı kilolu musunuz? Yoksa obezitenin kapılarına mı dayandınız? Porsiyon ölçünüzü belirleyin ve günden güne azaltın... Sizin için doğru olan porsiyon miktarını, size ancak sizin medikal geçmişinizi bilen ve yorumlayacak denli donanımlı olan bir doktor söyleyebilir. Sıkı sıkıya inandığınız yahut kısa vadede sonuçlar aldığınız yanlış bilgiler, sizin başarınızı bloke ediyor olabilir. Hareket, sağlıklı beslenme sürecindeki bir insanın hayatına dahil etmesi gereken unsurlar arasında... Her zaman jimnastik salonlarına gidemeyebilirsiniz. Bunun yerine televizyon başından kalkmanız ve yarım saatinizi ev içinde bile olsa yürüyüşe ayırmanız size fayda sağlar. Ancak unutmayın ki düzenli bir spor programı da, diyet programı da işinin ehli olan kişilerin rehberliğinde sonuca ulaşır.

2- Kişisel gerçeklerinizi göz önünde bulundurun 

Kişilik, yiyeceklere yönelimlerimizde doğrudan rol oynar. Eğilimlerinizi bilemek, sizi kendi zaaflarınıza karşı korumanın ilk adımıdır.

Atak: Eğer ataksanız elinizin hemen altında duran ve bir çırpıda ağzınıza atabileceğiniz şeyleri kendinizden uzaklaştırın. Tek lokmalık kurabiyeler, buzdolabında hazır bekleyen börekler, dondurucunun elinden 5 daki kada kurtulabilecek hazır pizzalar gibi...

Unutkan: Eğer yediklerinize dikkat etmeyen biriyseniz (örneğin heyecanla bir program seyrederken önünüze gelen yiyeceğe bakmadan ya da önemsemeden ağzınıza atıyorsanız) sizi o an için ayıltacak bir uyarana ihtiyacınız var. Örneğin belki de siz “Hey! Bu yediğim faydalımı?” diye her defasında kendisine sorması gerekenlerdensiniz...

Gergin: Eğer ileri düzeyde kaygılı bir insansanız, yeme içme konusu sizin için ayrı bir tepki alanı... Çoğu kişi kendisini yiyerek yatıştırır. Çoğu da kendisine zarar verecek denli aç kalır.

İnatçı: Keskin kişilikler, kilo verme konusunda diğer gruplardan daha başarılıdırlar. Çünkü kural koyucular kendileridir. Zamanlama, organize olma ve ayarlama konusuda bu kişilik grubunun üzerine yoktur.

Sosyal: Kendi evlerinde bile sosyal olan kimseler mönülerini misafirlere göre belirlediklerinden düzenli bir liste uygulamaları zorlaşır.

3- Çift güç

Diyet ve egzersiz Sıklıkla karşılaşılan bir soru vardır: “Önce diyet mi gelir, egzersiz mi?” Diyet, en başta da söylediğimiz gibi sevimsiz bir sözcüktür. Egzersiz ise, caydırıcı ve korkutucu bir anlam taşıyor. Ancak siz sağlıklı olmaya karar verdiğinizde, yaşam tarzınızla ilgili bir şeyleri gözden geçirme niyetini beslemektesinizdir. O halde birini diğerine tercih etmektense, onları etkileştirmek en doğrusu olacaktır. Öyleyse, doğru beslenme ve egzersizin kombine olmuş hali form tutmak için eşsiz bir birleşimdir.

4. Kendinize verdiğiniz sözü tutmak gibisi yoktur! 

Başarılı olmak için kendinizi anlamalı ve kilo kaybetmeyi hedeflediğiniz sürece odaklandırmalısınız. Öyleyse, başlamadan önce kendinize bazı sorular sormak, kendi gerçeklerinizle yüzleşmeniz gerekir. Mesela: Bunu yapmaya hazır mıyım? Bu içten gelen bir motivasyonmu? Aksiliklerle ve olumsuzlarla baş ederek bu süreci devam ettirebilecek miyim? Tastamam hedefime odaklanabilecek bir süreçte miyim? Şayet iş değiştirmek üzereyseniz yahut dikkatinizi dağıtacak bu türde geçiş dönemlerinin arifesindeyseniz, söz gelimi, çözülmemiş uzun vadeli kişisel sorunlarınız varsa bu sizin kilo kaybetme disiplinini doğrudan etkiler.

Sonuç olarak, kendinize hazır olduğunuzu her anlamda taahhüt etmelisi niz. Birileri istedi, baskı yaptı, yahut sizi zorladı diye değil, buna ihtiyacınız olduğunu siz düşündüğünüz için... Ve hazır olana dek, ihtiyacınız olan sabrı kendinize gösterin... Hiç bir şeyin jet hızıyla gerçekleşmeyeceğini, uzun süren başarıların uzun süren hazırlık ve çalışmaların ürünü olduğunu daima anımsayın... Ve en önemlisi, kendinizle sözleşin... Çünkü insanın kendisine verdiği sözü tutması kadar nefis birşey yoktur!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.