Ana içeriğe atla

Meyveyi fazla tükettiğinizde neler olur?

Meyveyi fazla tükettiğinizde kilo alabileceğinizi biliyor musunuz? Peki meyve ne zaman ve ne ölçüde yenmeli?

Meyve diyeti kilo vermek ve formumuzu korumak için en çok önerilen diyet türlerinden biridir. Fakat her diyette olduğu gibi meyve diyetinde de yanlış uygulamalar söz konusu olduğunda hem sağlık problemleri doğabilir, hem de daha fazla kilo bile alınabilir.

İşte meyve diyeti uygularken dikkat etmemiz gerekenler…

Öncelikle meyvelerin faydaları… 
Meyveler kanser yapıcı ve ilerletici maddelerin oluşumunu engeller. Aynı zamanda iyi birer vitamin, mineral ve enerji kaynağıdırlar. Büyüme ve gelişmeye yardım eder, hücre yenilenmesini ve doku onarımını sağlarlar. Ayrıca, meyveler yüksek miktarda posa (lif) içermesi sebebiyle bağırsakların düzenli çalışmasında ve kolesterol seviyesinin kontrolünde büyük rol oynamaktadır.

Aynı zamanda içeriğindeki yüksek posa sayesinde kişilerde doygunluk hissi yaratır. Yani kişi uzun süre açlık hissetmeyeceğinden aralarda yaptığı atıştırmalar azalır ve bir sonraki ana öğünde fazladan besin tüketimi engellenmiş olur. Bu bağlamda; obezitenin diyet tedavisinde de yüksek posa içeren meyve ve sebzelerin rolü büyüktür. Posa içeriği yüksek olan meyveleri örneklendirecek olursak; kabuklu armut, kabuklu elma, kayısı, muz, portakal ve kuru meyveler en posalı olanlardır.

Meyveyi fazla tükettiğinizde fazla kilo alabilirsiniz 
Unutulmaması gereken bir nokta; meyvenin yeterli miktarlarda tüketilmesi gerektiğidir.

Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın “Meyveler, gereksinimden fazla tüketildiğinde fazladan enerji alımına sebep olacağından kilo kontrolüne ters etki yaratabilir” diyor. Çünkü basit karbonhidrat içeren besinlerdir. İçinde fruktoz denilen meyve şekeri vardır. Meyveler fazla yendiğinde, fazla kalori alınmasına neden olunur. Bu fazla kalori de kilo olarak geri döner. Bu yüzden meyve tüketiminde porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir. Bir kişinin bir günde yemesi gereken meyve miktarı, üç-beş porsiyon arasında değişir.


Bunu değiştiren faktör kişinin yaşı, cinsiyeti ve alması gereken kalori ile ilgilidir. Bu porsiyon miktarını gün içine dikkatlice dağıtmak gerekir. Çocuklarda ve büyüme çağında meyve günde en az 3 porsiyon alınması gerekir. 1 porsiyonu gösteren örnek miktar; 1 küçük boy elma, armut, şeftali veya 1 çay bardağı kiraz, erik veya çilektir. Karpuz, kavunun 1 porsiyonu 2 parmak kalınlığında hilal şeklinde kesilmiş 1 ince dilim miktarıdır. Yetişkinlerde 2-3 porsiyon alımı yeterlidir.

Meyve hangi öğünlerde tüketilmelidir? 
Metabolizmamızın düzenli çalışması için ilk başta meyvenin ara öğünlerde tüketilmesi önerilir. Ayrıca, kalorisi düşük tok tutucu, tüketimi kolay ve bulunabilirdir. Ana öğün olarak tüketilmesinde sakınca yoktur. Yemekle beraber tüketilince yağlandırmaz.

Ana öğünde meyvenin yanına mutlaka proteinli gıda! 
Etli yemeklerin yanında bol sebze ve meyve yemek etin kolesterolü yükseltici etkisini azalttığı üzerine bazı çalışmalar vardır.

Yine yumurta tüketiminde de yanında meyve yemek veya meyve suyu içmek ya da menemen gibi sebzelerle pişirmek de kolesterol açısından daha koruyucudur.

Dyt. Şefika Aydın meyvenin proteinli gıdalarla tüketildiğinde daha uzun süre tok kalmayı sağladığını ve insülin dengesinin korunduğunu belirtiyor. Örneğin karpuz, peynir, ekmek tüketimi sağlıksız değildir. Sadece miktar açısından çok aşmamak gerekir. 1 kase yoğurt + meyve salatası +ekmek hafif olması açısından öğün olarak alınabilir. Sakıncalı olan bunu hem kahvaltı hem öğle hem de akşam yemeği olarak aynı yapmaktır.

Bilinen ve birçok kişi tarafından uygulanan en büyük yanlış öğünde tek başına meyve tüketmektir. Yani sabahtan akşama kadar kiraz ya da karpuz yemek yanlıştır.

Özellikle bazı meyveler çok çabuk acıktırır 
Meyveler içeriğindeki karbonhidratın türü basit olması sebebi ile daha bilinçli tüketilmelidir. Çünkü basit şeker içeren besinler kan şekerini hızla yükseltip hızla düşüren etkiye sahiptir.

Bu bağlamda meyvelerin glisemik indeksi göz önünde bulundurulmalı. Örneğin incir, muz, karpuz, kavun ve üzümün glisemik indeksi diğerlerine oranla daha yüksektir ve daha çabuk acıktırırlar. Elma, armut ve şeftali gibi meyveler ise glisemik indeksi düşük olanlarıdır.
Glisemik indeksi yüksek olan meyvelerin tüketilmesi yasak değildir ama miktarını iyi ayarlamak gerekir.

Meyvelerin sağlığa olumlu katkılarının yanında aslında tüketimi ile ilgili bu tip yanlışları yapmamak gerekmektedir. Sıklığını ve miktarını doğru ayarladığımız süreçte vücuda olumlu getirileri vardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.