Ana içeriğe atla

Kilo vermenin psikolojisi

Zayıflamanın etkili olması için önemli adımlardan biri de psikolojinin farkındalığıdır. İşte adım adım kilo psikolojisi…

İlk adım; günde kaç saatinizi yemek yemeyi ya da rejim yapmayı, rejimi bırakmayı, rejimi bozmayı düşünerek geçiriyorsunuz gözleyin ve kaydedin…

Günde 15 -18 saat ayakta olan birinin benim gözlemlerime göre günde 15 kez (neredeyse saatte 1 kez hatta çoğunlukla daha da yoğun bir şekilde) yemek yemeyi ya da yememeyi düşündüğünü söyleyebilirim. Yemek yemeyi düşündüğünüz anlarda iç sesinizi takip etmeye başlayın ve bunun için kendinize 3 hafta verin.

Dikkat etmeniz gerekenler:
En çok bu iç sesin tonu, vurgulaması,
Sen ya da ben hangi özne ile size hitap ettiği,
Olumlu mu olumsuz mu?
Uzaklaşmacı mı, yaklaşmacı mı?
Eleştirici mi alaycı mı?
Kibar mı, motive edici mi, cesaret verici mi?

Bunları iyice takip edin ve dinleyin iç sesinizi…
Böylece yemek yemek veya diyet yapmakla ilgili bu ses, acaba farkında olmadan sizi nasıl etkiliyor. Bunca zamandır iç sesiniz size nasıl davranmış? Sizi bazen uykuda bile rahat bırakmayıp, 24 saat konuşan bu ses nasıl?

İkinci adım: Yemek yemeye başlamadan önce, yemeğe şöyle bir dikkatlice bakın. Siz en çok çeken yönü ne?
Kokusu mu, görüntüsü mü?
Tadımı, bildik oluşu mu, hepsi mi?
Farklı tatlar mı denemeyi seversiniz?
Anneniz/eşiniz mi yemeklerinizi pişirir?
Sadece kendi yemeklerinizi mi tercih edersiniz?
Hangi lokantalara, tatlılara dayanamazsınız?
İş, arkadaş, akraba ziyaretlerinde onları kırmamak için, ısrarlara dayanamadığınız için, yemek yediğiniz olur mu? Ne kadar sıklıkta?
Öğün arası atıştırdığınız, kuru yemişler, çikolatalar, yağlı birçok besin takip ediyor musunuz?
Akşam yemeği sonrası televizyonun karşısında, farkında olmadan, artık otomatikleşen atıştırmalar, tıkınmalar var mı?
Bunları gram gram, not alsaydınız nasıl olurdu?

Hiç denediniz mi? Eminim düşündünüz, bu konuda konuştunuz… Hatta bir sürü diyet denemeleriniz de oldu. Ama tek tek, her yediğinizin gramlarını 3 hafta boyunca not alırsanız, farklı bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Beyniniz, artık otomatikleşen, yemek yeme davranış kalıbınızın dışında, farklı bir davranış kalıbı uygularsa, en azından 1 hafta ile 3 hafta arasında vücuduna neler girdiğini, saniye saniye takip ederse, farklı bir bakış açısı kazanabilir. Yakamayacağımız kadar kalorileri vücuda yüklemek, sadece sağlığımızı bozmakla kalmaz, estetik açıdan ve psikolojik açıdan da bizleri etkiler, yaşam kalitemizi bozar. Bir deyim vardır; “Bizler yediklerimizden ibaretiz ‘’derler. Ayrıca beynimiz ne yediğimizi unutsa bile, vücudumuz hepsini hatırlar.

Üçüncü adım; Daha çok üzülünce mi, sinirlenince mi, yoksa duygu durumunuz ne olursa olsun, mütemadiyen mi yemek yemek istiyorsunuz?
Bunu değiştirmek için, beyninizle ve vücudunuzla, bir takım olumlamalarla konuşmaya başlamak nasıl olurdu? Kendinize sorular sorun.
Yemek yemeden önce, yemek yerken, doyduktan sonra, yemek yemek hissiniz sürekli mi?
Nereniz sizi yemeğe teşvik ediyor?
Sürekli karnınız mı kazınıyor? Mideniz mi aç?
Beyninizde sürekli ‘’ye ya da yeme, yememelisin, diyet yapmalısın, spor yapmadın yine’’ gibi konuşmalar mı geçiyor?



Bütün bunları daha yakından gözlemlediğinizde, dinlediğinizde, takip ettiğinizde gerçekten değiştirmek mi istediğinizi yoksa değiştirmek istiyor’muş’ gibi mi yaptığınızı fark edeceksiniz. Evet, maalesef genelde kabullenmesi zor olsa da, kendisi için yemek yemekten başka bir şeyler yapmayan kişilerle karşılaşıyoruz.

Şimdi bir kez daha düşünün. Sizin iç dünyanızda “yemek yemek” tanımı nedir? Yeryüzünde milyarlarca insanın, kendine özgü özel bir tanımlaması olacaktır. Sizinki hangisi? Nasıl anlamlar yüklemişsiniz yemek yemeye? İçinizde hangi duygular beliriyor bu konudan bahsederken? Kendinize sorar mısınız acaba yemek yemekle ilgili olan bu duygularınızı değiştirme imkanlarınız olsaydı, hangi duygularla değiştirirdiniz? Ya da size benzer duyguları yaşatan, hangi davranış kalıplarını, hangi hobileri yemek yemek kadar isterdiniz? Bunları daha önce hiç düşündünüz mü? Ya da düşündünüz ama uygulamak için harekete geçtiniz mi? Harekete geçmek için önce fark etmek önemlidir. Sonra da, kendimizi olumlamalarla motive ederek, beynimizi, bedenimizi hazırlamak işe yarayacaktır.

Dördüncü ve son adımda, her gün kendinizle randevulaşın. 
En az günde 45 dakika ya da 1 saat telefonların fişini çekerek, bedeninizi ve beyninizi yatağınıza uzanarak, en rahat pozisyonda dinleyin. Spor yapmak, kitap okumak, uyumak vs. buna dahil değil. Çünkü tamamen beynimizi, bedenimizi takip edelim.

Eğer mümkünse 30dakika uzanarak, diğer 30 dakika ayna karşısında bedeninizi izleyerek ve kafanızdan geçen düşüncelerinizi, duygularınızı, bedeninizi inceleyen sizi takip edin. İsterseniz ayna karşısında mayolu egzersizde yapabilirsiniz. Daha da etkili olacaktır. Düşüncelerinizi not aldığınızda, okuduklarınız sizi şaşırtacaktır.

Diyelim ki, o anda aklınıza yaz kıyafetleriz, bikiniler geldi ve sinirlendiniz... Çocuklar, taksitler, aileniz, işler, patronunuz gibi sorunlarınız geldi. Hemen onlara başka bir saate randevu vererek, o zaman dilimini sadece kendinizle geçirin. Bunu 3 hafta uygulayın. Acaba günde sadece 1 saat bile kendinizi incelmiş olarak düşünüyor musunuz? Hayal ediyor musunuz? Görselleştirebiliyor musunuz? Düşünüyorsanız olumlu düşünceler mi, yoksa olumsuzlar mı? Bunları takip edin. Her seferinde olumsuz cümleleri en olumlu haliyle, hayal edip not alın. Diğer saatlerde artık, olumlu kayıtları tekrar edin.

Örneğin, “Evet artık öğün aralarında sürekli atıştırmamam lazım” cümlesi yerine, aynı anlama gelen olumlu bir cümleyi yerleştirin. “Bugünden itibaren, her zaman atıştırmak yerine, sağlıklı ara öğün yemeye hazırım” ya da “Bir şeyler atıştırmak istiyorum ve bunun için meyve veya yoğurt tercih ediyorum” iyi fikir olabilir. “Bunları denemeyi seçiyorum. Ben incelmeyi seçiyorum ve sağlıklı beslenmeye hazırım” gibi cümleler bulmaya çalışın. Beyninizi yeni olumlu alternatiflere hazırlamaya başlayın.

Zorunluluk cümleleri –meli, -malı, -memeli, -mamalı yerine; olumlu şimdiki yada geniş zaman cümleleri kullanarak, harekete geçin.

Uzm. Psk. Seray Şengel

Kaynak: Pudra

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.