Ana içeriğe atla

Akdeniz diyeti kanseri önlüyor


Bilim adamları tarafından uzun süredir üzerinde çalışılan bir dizi araştırması sonucu Akdeniz diyetinin kanser riskini azalttığı, yaşam kalitesini yükselttiği tespit edildi.



Akdeniz diyeti hayat kurtarıyor



Harvard Üniversite’sinden Prof. Dr. Dimitrous Trichopoulos uzun soluklu araştırmasından sonra Akdeniz diyetinin kanser riskini azalttığını açıkladı. Daha az hayvansal gıda daha çok sebze ve meyve içeren bu beslenme stilinin ömrü uzatıp, yaşam kalitesini arttırdığının altını çiziyor.



Kanser riskini azaltıyor



Dünyanın en saygın üniversitelerinden Harvard Üniversitesi, geçtiğimiz hafta bir rapor yayımlamıştı. 26 bin Yunanlı üzerine 8 yıl boyunca devam eden araştırma sonuçları Akdeniz diyetinin kanser riskini yüzde 22 azalttığı gösteriyordu. Araştırmaya göre, mandıra ve kırmızı et ürünlerini daha az, sebze ve meyveyi çok tüketen kişiler kanser riskinden uzaklaşıyor. Tereyağı gibi hayvansal yağlar yerine halis zeytinyağı, kırmızı et yerine baklagiller yemek bile kanser riskini yüzde 12 aşağı çekiyordu.



Araştırmayı Yunanistan’da gerçekleştiren Profesör Dimitrous Trichopoulos’u bulduk ve onunla Akdeniz diyetini konuştuk. Eşi Antonia ile 30 yıla yakın süredir bu çalışmaya devam eden Trichopulous, Akdeniz diyetinin iyi uygulandığı durumlarda kalp hastalığı riskini azalttığı, ömrü uzattığı ve kanser riskini düşürdüğünü söylüyor.



Akdeniz diyetini diğer beslenme türlerinden ayıran nedir?



Birçok diyet toplam yağ tüketimi düşük beslenmeyi sağlıklı kabul eder. Aksine, geleneksel Akdeniz diyeti yüksek oranda yağ ihtiva eder. Alınacak toplam kalorinin yaklaşık %40′ı yağdan gelir fakat bu yağ büyük oranda doymuş özellik taşıyan zeytinyağıdır. Zeytinyağı Akdeniz diyetinin merkezinde yer alır. Sadece kendi özellikleriyle değil sebze ve baklagillerin pişirime yağı olduğu için önemlidir.



Akdeniz diyeti az işlenmiş tahıllar açısından da zengindir. Hayvani proteinler, kırmızı et ve mandıra ürünleri yerine balıktan temin edilir fakat bu da etin tamamen yasak olduğu manasına gelmez. Mandıra ürünleri Akdeniz diyetinde ölçülü olarak ve genellikle peynir ve yoğurt şeklinde tüketilir.



Araştırmalarınız ne kadardır devam ediyordu?



Akdeniz Diyeti 30 yıl gibi bir süredir Prof. Antonia Trichopoulos ve ekibinin yürüttüğü bir çalışma. Ben bu ekibe salgın hastalıklar dalında uzmanlığımla katkı sağlayan bir üyesiyim. Burada Akdeniz diyetinin özünü ihtiva eden bir değer cetveli hazırladık ve bu diyetin koroner kalp hastalıklarına, kalp krizi geçirenlerin yaşam tarzlarına, kanser oluşumuna ve kiloyla olan bağı üzerindeki etkisini araştırdık. Yunanlılar arasında başlattığımız bu araştırmayı, değişik Avrupa ülkelerinde ve Avustralya’da da gerçekleştirdik.



Türk mutfağı hakkında bilgi sahibi misiniz?



Türk mutfağı Yunanistan’da çok beğenilen bir mutfaktır ve ülkelerimiz arasında birçok ortak lezzetin olduğunu biliyorum.



Sizin uyguladığınız bir diyet var mı? Bu diyetle kilo vermek mümkün mü?



Mümkün olduğu kadar Klasik Akdeniz diyetine sadık kalmaya çalışıyorum. Söylediğim gibi, Akdeniz diyeti yağ oranı olarak yüksek fakat bu doymuş zeytinyağı. Evet, insanlar harcadıkları kaloriden çok almadıkları sürece Akdeniz diyetini takip ederek kilo alıp verebilirler ve bu diyet iyi takip edildiğinde sağlıklı ve uzun bir ömür olarak size geri döner.



Akdeniz Diyeti hangi temel gıdalardan oluşur, faydaları nelerdir?



Çoğunlukla bitki orijinli yiyecekler, bunlar sebzeler, meyveler, az işlenmiş tahıllar ve baklagiller. Fakat, hatırlatmak gerekir ki Akdeniz Diyeti katı bir vejetaryen rejimi değildir. Düşük miktarda kırmızı et ve mandıra ürünleri tüketimini uygun görür ve balık tüketimini destekler. Farklı gruplar tarafından yapılan çalışmalar, bizim çalışmamız dâhil olmak üzere Akdeniz diyetinin kalp krizi riskini azalttığını, kalp hastası olanların hayat kalitesini arttırdığını, her türlü kanser riskini azalttığını ve nihayetinde ömrü uzattığını gösteriyor.



Akdeniz Diyeti, hangi hastalıkların önünde bir engeldir?



Kalp hastalıklarının önünde bir engeldir. Gerek ilk enfarktüsü -damar tıkanıklığı yaşayanlarda gerekse tekrar eden kriz yaşayan hastalarda krizi engelleyici etkisi tespit edilmiştir. İspanyol bilim adamları yeni bir araştırmada Akdeniz diyetinin diyabet hastalığı riskini düşürebileceğine dair bulgular sunuyor. Bu konuda daha çok araştırmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yine Akdeniz usulü beslenmenin Alzheimer riskini düşürdüğüne dair çok yeni çalışmalar olsa da bu konuda genel bir mutabakat henüz oluşmadı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.