Ana içeriğe atla

Kırık kalbinizi sağlıklı besinlerle onarın!

Günümüzün en önemli sorunu haline gelen depresyonun altında sadece ruhsal sebepler olmayabilir, beslenme düzeninin olmaması ve vitaminlerden eksik beslenme de depresyonu tetikliyor. Beyindeki mutluluk hormonu olan serotonin düzeyinin beslenme ile doğrudan alakası oluyor. 

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Serra Arslan; “Omega 3 ve B vitaminlerinden zengin bir beslenme düzeni ile vücudunuzdaki serotonin düzeyini yükseltebilir, duygu durumlarınızı daha sağlıklı bir hale getirebilirsiniz”

Bir çok besin öğesinin doğrudan depresyon ile ilişkisi olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Serra Arslan, şu önerilerde bulundu:

Günümüz yaşam koşullarının geleceğe dair kaygıyı arttırması, stresli günlük yaşam ile insanlarda depresyon görülme sıklığı gün geçtikçe arttırıyor. Depresyondaki bireylerin iyileşme süreçlerinde yapılan çalışmalarda psikiyatrik desteğin yanı sıra diyet kalitesinin de son derece önemli olduğu vurgulanıyor.

YEDİKLERİNİZ DEPRESYON RİSKİ TAŞIMASIN
Diyetin içeriği ve yetersiz beslenme, beyin fonksiyonlarını olumsuz etkilemekle birlikte depresyon için de risk oluşturmaktadır. Beyindeki serotonin (mutluluk hormonu) seviyesinin, ruh hali üzerine etkili olduğu ve serotonin seviyesindeki düşüşlerin bazı bireylerde depresyona ve intihara neden olabileceğine dikkat çekilmektedir. Depresyondaki bireylerin beslenmeleri ve besin seçimlerinin yetersiz olduğu görülmektedir.

Kandaki düşük kolesterol seviyeleri kalp hastalığı riskini azaltırken; beyindeki serotonin seviyelerini de azaltır ve duygu durumu üzerine ters etki yapar!

Depresyonda sık rastlanılan beslenme sorunları :

Vücut ağırlığı değişimi: Genellikle depresyondaki bireylerde isteksizlik duygusu hakim olduğundan besin alımı da bu dönemde güçleşir, yemek tercihleri yanlış yapılır ve yemek yemeyi hak etmedikleri düşünülür. Bu sebeple ağırlık kaybı görülür. Bir grup hastada da dengesiz besin alımı ve karbonhidrata fazlasıyla düşkünlük vücut ağırlığı artışına sebep olabilir. Yüksek karbonhidrat alımının beyindeki serotonin üretimini arttırdığından stres altındaki bireylerin ve depresif bireylerin karbonhidrata ilgisi bu şekilde açıklanabilir.

Konstipasyon (Kabızlık) : Az yemek yemek ve az su içmek, hareketsizlik ve kullanılan antidepresan ilaçlar konstipasyona yol açabilmektedir. Konstipasyon sıkıntısı yaşayan bireylerin yiyeceklerini bağırsak hareketlerini arttıracak şekilde düzenlemeleri (pişmiş sebzeler, meyveler -özellikle elma, armut, nar, ananas- , tam buğday ve çavdar unu, kefir, zeytinyağı) ve ağırlıkları başına 30 ml. su tüketmeleri gerekmektedir.

Dehidratasyon (Sıvı kaybı): Besin ve sıvı alımının azalması, bireylerde susuzluk hissinin kaybına sebep olarak ciddi dehidratasyona neden olabilmektedir.

Serum vitamin düzeyleri: Depresif bireylerin serum riboflavin, folik asit, B12 vitamini, çinko ve D vitamini düzeyleri düşüktür.

DEPRESYONUN ETKİLERİNİ AZALTMAK İÇİN SAĞLIKLI BESLENİN
Depresyonda görülen yetersiz ve dengesiz beslenme, aşırı karbonhidrat alımı, yetersiz sıvı alımı, kabızlık, vitamin-mineral dengesizlikleri, ilaçlardan kaynaklanan iştah değişiklikleri gibi beslenme ile ilgili sorunların çözümü bireysel olarak beslenme desteğinin sağlanması ile mümkündür.
Kendisini halsiz ve depresif hisseden bireylerin öncelikle kan tetkikleriyle vitamin-mineral düzeylerine (Folik asit, çinko, B12 vitamini, D vitamini, B vitaminleri) baktırmaları ve sonuçlarıyla birlikte önce bir hekime daha sonra da yaşamına özgü beslenme programının düzenlenmesi için beslenme uzmanına başvurmaları gerekmektedir.

BESİNLERİN GİZLİ DİLİ:
Beslenmedeki birçok besin öğesinin depresyon ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.
Bu besin öğeleri;
BALIK TÜKETİMİNİ SINIRLAMAYIN: Omega-3; diyetin beyin gelişimini sağlayan omega-3 yağ asitleri açısından yetersiz olması serotonin salınımı ve alımında sorunlara yol açarak depresyon riskini arttırmaktadır. Birçok toplumda balık tüketimi sınırlı olduğundan depresyon sıklığında artış gözlenmektedir. Her gün 1.5-2.0 gr EPA içeren omega-3 yağ asidi desteğinin kullanılmasının depresyondaki insanlarda duygu durumunun iyileştirilmesinde etkili olduğu görülmüştür.
Omega-3’ün besinsel kaynakları; keten tohumu, ceviz, zeytinyağı, palamut, lüfer, hamsi, levrek,barbunya,alabalık

UYKUSUZ GEZENLERE FOLİK ASİT: Depresif belirtiler, folik asit eksikliğinin en yaygın belirtilerindendir. Depresif hastalar, diğer bireylere göre daha düşük serum folik asit seviyelerine sahiptirler. Folik asitten eksik beslenmeden sonra bireylerde uykusuzluk, huzursuzluk, isteksizlik gibi belirtiler ortaya çıkmış ve folik asit takviyesinden sonra belirtiler kaybolmuştur. Serum folik asit seviyeleri düşük olan hastaların depresif belirtileri daha şiddetli ve tedaviye olan yanıtları daha azdır.
Tedavilerine folik asit eklenen depresif kişilerin ruhsal durumlarının düzeldiği ve toplumsal işlevlerini geri kazandıkları belirlenmiştir. Depresyonlu hastalarla yapılan bir çalışmada, tek başına folik asidin depresyonu iyileştirdiği gözlemlenmiştir.

Folik asit takviyesi tabletlerle alınabileceği gibi besinsel olarak da kaynakları mevcuttur : kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz,susam.

KADINLARI MUTSUZ EDEN VİTAMİN EKSİKLİĞİ: B vitaminlerinin beyindeki serotonin hormonuna (mutluluk hormonu) direkt etkisiyle depresyonla ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.Düşük B vitamini seviyeleri hiperhomosisteinemiye yol açmakta ve homosistein seviyesi kanda yükseldikçe depresyon görülme sıklığı artmaktadır. B12 vitamini özellikle kadınlarda düşük gözlenirken bu vitamini içeren besinler; dana karaciğeri, dana-kuzu-koyun-keçi eti, midye, istavrit, barbun, hamsi, palamut, alabalık, yumurta.

KABAK ÇEKİRDEĞİ İLE STRESİ AZALTIN: Çinko yetersizliği olan bireylerde depresyonun daha sık görüldüğü ve tedavi gören depresyondaki bireylerde de tedaviye yanıtın daha az olduğu görülmüştür. Çinkonun besinsel kaynakları; maya, kabak çekirdeği, buğday-yulaf-çavdar unu, susam, ceviz, dana –sığır-keçi eti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.