Ana içeriğe atla

Karnınızı değil, duygusal açlığınızı doyurun!

Siz de her pazartesi rejime başlayıp çarşamba bozan, hafta sonunu getiremeden kendini tatlı tabağının başında bulanlardan mısınız? 

Sabah başladığınız rejimin daha ilk dakikalarında tatlı krizlerine yenilip, yemek masasından kalkalı 10 dakika olmadan midenizden gelen açlık sinyalleriyle tekrar yemeye başlayanlardan mısınız? Eğer bu iki soruya “evet” diyorsanız, siz de “duygusal açlık” çekiyor olabilirsiniz.

Sürekli pazartesi günü diyete başlayıp hafta sonuna gelmeden bozan, kilo vermek için uğraşırken, sürekli bir şeyler yeme isteği ile diyetti kilo alarak kapatan kişilerin, kilo verememesinin sebebinin yalnızlık, stres, öfke kaynaklı duygusal açlık olduğunu kaydeden uzmanlar, “Mide açlığını değil, duygusal açlığınızı doyurun” uyarısında bulunuyorlar.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Beslenme Uzmanı Diyetisyen Gizem Köse, şişmanlığın bir sebebinin de daha çok kadınlarda görülen duygusal açlık olduğuna dikkat çekti. Bir çok kişinin kilo verememekten şikayet ettiğini, bunu ifade ederken de sürekli açlık hissettiğini, midesinden gelen açlık sinyalleriyle baş edemeyip aslında tok oldukları halde sürekli bir şeyler yediklerini kaydeden Köse şunları söyledi:

“Birçok kişi klasik her pazartesi diyete başlıyor ama cumayı dahi göremeden haftanın sonunu getiremiyor. Bu kişilerde sürekli açlık hissi var. Yemekten kalkıp tatlı yemek istiyorlar ya da çikolataya, gofrete yenik düşüyorlar. Açlık duygusunu hem fizyolojik hem de duygusal açlık olarak ikiye ayırıyoruz. Fizyolojik açlık dediğimiz gerçekten karnı aç olup vücudun enerji ihtiyacı için duyulan gerçek açlıktır. Duygusal açlık ise aslında vücudun değil, beynin açlığı. Yani özellikle stres, aşırı üzüntü, öfke, yalnızlık duygusu, günlük hayatın getirdiği güçlükler nedeniyle negatif duyguların tetiklemesiyle oluşan duygusal açlık, şişmanlığın bir sebebi olabiliyor.”

Duygusal açlığımızı nasıl anlarız?
Tedavi yöntemi olarak hastanede psikiyatri, nöroloji, psikoloji disiplinleriyle birlikte hareket ettiklerini ifade eden Köse, kilo problemi çeken kişilerin, genellikle karınları tok olduğu halde, sürekli açlık hissederek, fast food, tatlı ve pastane ürünleri yemek istediklerini kaydetti.
Bu kişilerin aslında fizyolojik değil duygusal açlık çektiklerini belirten Köse, şöyle konuştu:
“Stres, öfke, üzüntü sıkıntı yalnızlık gibi duygu grubu ile aç olmadığımız halde yemek yemek ya da tatlı tüketmek istiyoruz. Fast food tatlı ve pastane ürünleri genelde tok olmamıza rağmen yediğimiz grup besinler. Bunlar vücudun ihtiyacı değil ama duygusal bir ihtiyaç. Yaşam içinde karşılaştığımız olaylar, günlük hayatın getirdiği güçlükler negatif duyguları, negatif duygular da duygusal açlığı tetikliyor. Açlık duygusunu ayırt etmek gerekli. Bunun için yeme ve açlık hissimizin ne zaman geldiğini kontrol etmemiz gerekli. Eğer yemekten kalktıktan sonra iki saat geçmeden açlık hissedip bir şeyler yemek istiyorsak, bu fizyolojik değil, duygusal bir açlıktır. Yani tok olduğumuz halde yediğimiz her fazlalık duygusal açlığımızı bastırmak içindir. Bu da kilo yapıyor, şişmanlık olarak vücudumuzda kalıyor.”

Duygusal açlığın nedenleri?
Köse, duygusal açlığın nedenlerini de şöyle sıraladı:
“Duygusal açlığı tetikleyen sebepler çeşitli. Örneğin, iş değiştirmek, işten atılmak, yeni bir işe başlamak, finansal baskı, para sıkıntısı, çeşitli sağlık problemleri, tükenmişlik sendromu, aşk acısı, ilişki çatışmaları, mobbing gibi durumlar kişileri duygusal açlığa itebiliyor. Kişi bu nedenlerden kaynaklanan stresiyle baş edebilmek için yemek yiyor, tatlı krizlerine yenik düşüyor ya da başladığı diyetini başarıyla sonlandıramıyor. Bu nedenle başarılı bir diyet için ya da şişmanlıkla mücadele için öncelikle duygusal açlığın tedavi edilmesi gerekli. Yani duygusal açlığa neden olan stres gibi duygu durumlarının altında yatan nedenlerin ortadan kaldırılması, hatta psikolojik destek alınması gerekli.”

8 adımda duygusal açlığı yenin

1- Tatlı kriziniz ya da aşırı yeme isteğiniz geldiği zaman, bu stresi yumuşatmanız gerekli. Bunun için kendinize 10 dakika süre tanıyın. Çok çikolata yemek istiyorsanız ‘10 dakika sonra yiyeceğim’ diyerek zaman kazanın. Bu arada dışarı çıkın, hava alın çalışıyorsanız ofisinizde müzik dinleyin. Ev hanımı iseniz mutfaktan çıkın, ortamdan hemen uzaklaşın. Kendinizi 10 dakika sonrası için şartlandırın. Bu süre içinde yeme isteğiniz geçebilir.

2-Yeme günlüğü tutun. Her gün yediklerinizi yazın. Bu ne kadar gereksiz abur-cubur yediğinizi fark etmenizi sağlayacak. Yemek saatleri dışında yedikleriniz duygusal açlığınızı gösterecek.

3-Tok olduğunuz halde duygusal yeme isteğimiz devam ediyorsa çevrenizdekilerin desteğini isteyin. Size ikram yapmamalarını, diyette olduğunuzu söyleyin. Kendinize destek olmalarını isteyin. Eşiniz ya da çocuğunuza bir süre kek börek yapmayacağınızı anlatın ve onların da desteğini alın.

4-Çok canınız çekiyorsa yiyin. Yeme isteğinizi kontrol edemiyorsanız stresiniz daha da artacaktır, o zaman bir miktar yiyebilirsiniz ama mutlaka porsiyonu azaltın.

5 – Pazartesi başlanılan ancak Çarşamba günü bozulan diyet için üzülmeyin. Bir sonraki gün de motivasyonunuzu bozmadan diyetinizi sürdürün. Diyetinizin bozulduğu günün ertesi gününü yeni bir pazartesi günü olarak ilan edin. Tekrar diyete dönün.

6-Diyette yoyo döngüsü dediğimiz kilo alıp verme-tekrar diyete başlama durumu her zaman fazla kilo almanızı sağlar ve vücut yoyo döngüsü sırasında vücut kilo vermeyi daha zorlaştırır. Bu durumdan kurtulmak için diyetisyenden ya da beslenme uzmanından destek alıp diyetinize devam edin.

7-Stres ve duygusal açlık için yoga gibi gevşeme hareketleri stresi azaltır kendinizi iyi hissettiren aktiviteler yapın.

8-Duygusal açlığınızı tadımlık lokma ile yenemezsiniz. 1 dilim tadımlık baklava 250 kaloridir. Tadımlık ikramlardan uzak durun.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.