Ana içeriğe atla

Ketojenik diyet hayat kurtarıyor

Karbonhidrat bakımından fakir diyetlerden olan ketojenik diyet, birçok hastalığın iyileşmesinde de etkili. Özellikle kanser hastalarının bu diyete uymaları halinde birçok olumlu sonuçla karşılaşıldığını belirten Medicana Hastaneler Grubu Onkoloji Koordinatörü Doç. Dr. Mutlu Demiray, “Diyetin en önemli özelliği de kanda yüksek şeker düzeyinin engellenmesi…Diyete uyan kanser hastalarında kanserli hücrelerin büyümesi ve metastaz yapmasının yavaşladığı gözlemleniyor. Ayrıca kemoterapi ve radyasyon tedavisinin daha etkili olması da söz konusu” diyor.

Ketojenik diyet, son dönemlerde düşük karbonhidrat diyetlerinin tiryakileri sayesinde oldukça gündemde. Ketojenik diyetin tek özelliği karbonhidrat bakımından fakir diyetlerden olması değil. Tek amacı zayıflama olmayan bu mucize diyet birçok hastalığın iyileşmesine de yardımcı oluyor. Araştırmalar, özellikle kanser hastalarının bu diyete uymaları halinde birçok olumlu sonuçla karşılaşıldığını ortaya koyuyor. Ketojenik diyete uyan kanser hastalarında kanserli hücrelerin büyümesi ve metastaz yapmasının yavaşladığının gözlemlendiğini belirten Medicana Hastaneler Grubu Onkoloji Koordinatörü Doç. Dr. Mutlu Demiray, diyetin ayrıca kemoterapi ve radyasyon tedavisinin daha etkili olması gibi sonuçları beraberinde getirdiğini söylüyor.

ESKİMOLAR GİBİ BESLENME
Düşük karbonhidratlı ketojenik diyet uygulanan hastaların kan testlerinde; kan şekerlerinin düştüğü ve ketonların arttığı görülür. Ketojenik diyetin en önemli özelliği de kanda yüksek şeker düzeyinin engellenmesi… Kanserli hücrelerin temel besin kaynağı olan glukozu ve karbonhidratların diyetten çıkarıldığını söyleyen Demiray, şu bilgileri veriyor: “Onların yerine normal hücrelerimizin enerji ihtiyacını karşılayacak miktarda yağ ve proteini koyacağız. Ancak kan şekerinin belirli düzeyde sabit kalmasını sağlayacak kadar da glukoz ilave edeceğiz. Günlük alınan karbonhidrat düzeyi; 50 gramın altına indiğinde normal hücreler yağları ve ketonları enerji kaynağı olarak kullanmaya başlarlar. Artık enerji kaynağı glukoz değil; yağlar ve ketonlardır. Sinir sistemi hücreleri özellikle de beyin hücreleri ketonları, kendi ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilirler. Eskimolar ve Maasailerin geleneksel diyetleri balık, et ve sütten oluşur. Karbonhidrat yoktur. Ancak oldukça sağlıklı bir yaşam sürerler.”

DAHA AZ İNSÜLİN
Ketojenik diyet uygulanan hastaların yaşam kalitelerinde artma ve kanserin ilerlemesinde yavaşlama saptandığına değinen Demiray, şu bilgileri veriyor: “Düşük karbonhidrat, yüksek yağ ve proteinden oluşan diyete vücut hızla uyum sağlar. Bu diyet esnasında meyvelerden ve diğer besinlerden alınan şeker ve karaciğer tarafından yağ ve proteinlerden dönüştürülerek sağlanan şeker, vücut için fazlasıyla yeterlidir. Ketojenik diyete geçilmesiyle birlikte en önemli değişiklik kanser hücrelerine sağlanan glukoz miktarının düşmesinde gözlenir. Kan glukozu sabit bir değere iner ve bu durum sağlık için olumludur. Düşük karbonhidrat, yüksek yağ/proteinden oluşan diyetin en önemli avantajı, kan şekerindeki dalgalanmaların önlenmesidir. Buda insülin salgılanmasında ani değişikliklerin önüne geçer. Çünkü insülin sadece glukozu hücre içine sokmakla kalmaz aynı zamanda tümörün büyümesine neden olur. Daha az insülin demek tümörün daha az büyümesi demektir.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SECRET HEART MEMORİAL HASTANESİ ZAYIFLAMA DİYETİ

Zayfılama Diyet Menüsü LAHANA CORBASİ Secret Heart Memorial Hastanesi çok kilolu hastalarına ameliyat öncesi bu zayıflama diyetini uygulamaktadır.  :: : Yağ Eritici Çorba  İçindekiler: 6 büyük yeşil soğan 1-2 domates 1 büyük lahana 2 yeşil biber 1 demet kereviz sapı 1 paket hazır çorba karışımı tuz,biber maydanoz köri 1 adet et suyu veya tavuk suyu tableti acı sos (arzu edilirse)

Ev Hanımları Daha Kilolu

Kadının kilolu olması 1900’lü yılardan önce bereket ve bolluk sembolü idi. Zayıflık fakir halk için normaldi, erkek için kadınının kilosu önemli bir gösterişti. Bugüne baktığımızda ise tabi ki kilolu olmak sağlık açısından uygun değil ancak incecik bir fotomodel gibi görünme baskısı da aynı şekilde kadına zarar verir hale geldi.  Erkekler çoğu zaman ancak sağlıkları söz konusu olduğunda diyet disiplini içinde oluyorlar. Kadınlar ise görselliğin çok fazla konuşulduğu bir dünyada hem kadın hem de erkekler tarafından acımasız eleştiriye maruz kalabiliyorlar. Üstelik kadınların kilo vermesi ve bunu koruması erkeklerden daha zor. İki cinsiyet arasında bedenen, ruhen ve sosyal açıdan farklar olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kadın ve erkeklerin farklı şekilde kilo alıp verme nedenlerini şu şekilde sıralıyor: Östrojen Hormonu Nedeniyle Kadın Bedeni Daha Yağlı Kadınlık hormonu olan östrojen nedeniyle kadın daha yağlıdır, kas oranı erkeğe göre daha düşüktür ve

Duygusal Özgürleştirme EFT ile Zayıflamak

EFT (DUYGUSAL ÖZGÜRLEŞTİRME TEKNİĞİ) ile kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak. Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT) psikolojik problemlerin üstesinden gelmek için kullanılan bir alternatif psikoterapi yöntemidir. Belirli bir travmatik anı üzerinde yoğunlaşmışken akapunktur noktalarına hafifçe vurarak vücudun enerji alanını düzenlemeyi amaçlar. Eleştirmenler EFT’nin arkasındaki teoriyi sahte bilim olarak tanımlarlar ve EFT’den elde edilen faydanın meridyenleri düzenlemekten ziyade plasebo etkisi, negatif düşüncelerden arınma, birisi tarafından dinlenmenin yarattığı terapik etki gibi geleneksel bilişşel içeriklerle açıklanabileceğini savunurlar.